Hammalete’l-Hatab [112]

Hammâlete'l-hatab[113] deyimi, odun hamalı, odun taşıyı­cısı demek olduğu gibi, nemmam, koğucu, öteye beriye laf getirip götüren, fesadçı manasına mecaz olarak da kullanılır. Keşşafta; halk arasında koğuculuk eden müfside, fesat çıkaran kişiye, "yahmilu'l-hatabu beynehum" (aralarında odun taşıyor­lar) denildiği ifade edilmiş, aynca bir şiirde; "Beyazları (yüzleri ak, temiz kimseleri) avlamağa çalışmadın, Alçaklığın sırtına binerek oba arasında yaş odun (beynet hayyi bi'l-hatab)la yürümedin." diyerek, yaş odun taşımanın, yaş odunun dumanın çok olaca­ğından dolayı şerrin ve nifakın büyüklüğüne işaret edilmek is­tenmiştir. Türkçe'de kundakçılık et­mek, yangına körükle gitmek tabirleri buna benzer. Leheb Sûresi ile birlikte düşünüldüğünde, iz­zet ve servet içinde büyümüş bir kadınının odun hamalı olması acıklı bir sefalettir. [114] ... (Ve karısı): O Harb'in kızı, Ebu Süfyan'ın kızkardeşi Ümm-ü Cemil'dir. Geceleyin diken, çalı vb. şeylerden bir tutam alır, götürüp Resulullah (as)'in yoluna serpiştirirdi. Onun asılsız sözler/iftiralar yaydığı da söylenir. İnsanların arasını bozan iftiracıya "ara(larm)da odun taşıyor" denir; yani aralarındaki ateşi körüklüyor ve geriye kendi payına bozgunculuk kalıyor. Ya'kub bir şiirinde şöyle demektedir: Onurun göstergesi sürekli diğerlerini kınamayı bir av bini­ti yapmamak Ve toplum içinde dedikodu (Hetebu'r-ratb) yapmamaktır.[115] ... Yani günahlar ve hatalar taşıyıcısı. (Hammalete'l-hatabin) "asılsız sözler yayıyor" anlamına geldiği de söylenir. Buna binaen "asılsız sözler/nemime", "odun/hatab" diye tes­miye edilmiş, zira o toplumun temeline düşmanlık ve kin eker. [116] ...Odun ve çalı çırpı yüklenip Nebi (as)'in yoluna atar­dı. Hammalete'l-hatabın, insanlar arasında dedikodu yapmaya kinaye ya da günahların çokluğuna istiare olduğu da söylenmiştir. [117] Lafzen "odun hamalı", insanlar arasında "nefret ateşini tutuşturmak için" gizliden gizliye gerçek dışı söylentiler ya­yan ve iftiralar atan kişiyi anlatan meşhur bir deyim.[118] Kadının adı Erva' Ümm-ü Cemil binti Harb b. Ümeyye idi. Ebu Süfyan'ın kardeşi ve dolayısıyla Ümeyye saltanatının kurucusu Muaviye'nin halası idi. Onun Muhammed'e ve O'na tâbi olanlara karşı nefreti o kadar şiddet­li idi ki, sık sık karanlıkta Hz. Peygamber'in evinin önüne onu yaralamak için dikenli çalılar serperdi ve bu büyük öf­kesini sürekli olarak Hz. Peygamberi ve onun mesajını ze­deleyici iftiralar atmak suretiyle gösterirdi [119] Buradaki "hammalete'l-hatab" kelimesi "odun toplayan kadın" anlamındadır. Müfessirler bu konuda pek çok mana beyan etmişlerdir. İbn Abbas, İbn Zeyd, Dahhak ve Rubeyye b. Ans diyorlar ki: Geceleri dikenli ağaç dalları getirterek Resulullah'ın kapısının önüne bırakan bu kadına yaptığı ha­reketten dolayı "odun toplayan kadın" denilmiştir. Katade, İkrime, Hasan Basri, Mücahid ve Süfyan Sevri de diyorlar ki: O kadın, fesat çıkarmak için laf taşırdı. Onun için Arapça ıs­tılahına uygun olarak ona "odun toplayan kadın" denmiştir. Araplar fesat ateşini körükleyen bu tip kişiler için "odun toplayan kişi" derler. Said b. Cübeyr diyor ki: Bir kimsenin kendi günahlarını taşımasına, "Fulanun yahtabu ala zahrihi" (falan şahıs sırtında odun taşımaktadır) denir. Dolayısıyla "hammalete'l-hatab"m manası da "günahını taşıyan kadın" olur. [120] Odun (hamalı) taşıyıcısı terkibinde, istiâre-i latife var­dır. Bu terkib, "laf taşımak" için müstear olarak kullanılmıştır. Bu meşhur bir istiaredir. [121] Müfessirlerin "hammalete'l-hatab" deyimi için öne sür­dükleri anlamları aşağıdaki şekillerde özetlemek mümkündür: a) Asılsız sözler/iftiralar yayan, b) İnsanların arasını bozan iftiracı, c) Günah ve hata taşıyıcısı, d) Fesat ateşini körükleyen kişi. e) Günahlarını taşıyan kadın. Anlaşılan odur ki ayette yer alan ve anlaşılmasında problem bulunan kelime "hatab/odun" kelimesidir. Fakat bu kelimeyi havi terkib ve bu terkibin bağlamı, aslında ke­limenin, basmakalıp anlamını aşan bir mahiyette kullanıldığına işaret ediyor. Zira "hatab" kelimesi buradaki haliyle kadim Arap lite­ratüründe kendisine atfedilen sembolik anlamlan karşılıyor. "Hammalete'l-hatab" terkibinin, Ümm-ü Cemil'in diken, çalı vb. şeyler taşıyıp Peygamberimiz (as)'in yoluna bırakmışlığıyla herhangi bir ilgisi yoktur. Ümm-ü Cemil'in di­ken, çalı vb. nesneleri geceleri götürüp Peygamber'in geçe­ceği yollara bırakmasıyla bu sıfatı aldığını düşünmek onun tarihte İslam'a ve peygamberine karşı üstlendiği rolü ve de­yimin anlamını fazlasıyla basitleştirmek, yüzeyselleştirmek olacaktır. Bilakis ona; taşıdığı laflardan, günahlardan, hata­lardan, asılsız sözlerden ve takındığı bozgunculuk tavrın­dan dolayı bu tanımlama yapılmıştır ve artık bu deyim ne­redeyse sadece onu hatırlatır olmuştur. D.İ.B., Bilmen, Yavuz, Davudoğlu, Ateş, Bulaç, T.D.V., Y. Öztürk, Atay, A. Öztürk, Koçyiğit, Hizmetli, Varol ve Piriş gibi mütercimler "hammalete'l-hatab" terkibinin literal çevirisini tercih ederek bunun aynı zamanda deyimsel bir ifade olabileceği görüşünü okuyucunun takdirine bırak­mak yolunu seçmemişler ve böylece "odun hamalı" şeklin­deki bir tercümeyle onu eksik bilgilendirmişlerdir. Bu ne­denle okuyucu terkibin deyimsel anlamını öğrenme fırsa­tından mahrum kalmıştır. Elmalı ve Çantay ise konuya dipnotlarıyla açılım sağla­maya çalıştıkları için tercümeleri üzerinde durmayı gerekli görüyoruz. Elmalı: Karısı da odun hamalı olarak; ... Hammalete'l hatab tabiri Arapçada nemmam, koğucu de­dikoducu. Öteye beriye laf götüren fesatçı manasına mesel ol­muştur. Nitekim insanlar arasında nemimelerle koğuculuk eden müfside "aralarında odun taşıyor" denilir. Buna lisanı­mızda kundakçılık da denir ki "yangına körükle gitmek" bu­na benzer. Fakat lisanımızda "odun hamalı... tabirinden biz bu manayı değil, küçük düşürmek (tezlü) manasını anlarız. Bu nedenle biz diğer manaları da dikkate alarak ahiretteki se­faletlerini göstermek üzere odun hamalı diye tercüme etmeyi uygun bulduk. Çantay: Karısı da (Hem) odun hamalı olarak Çünkü (Ümmü Cemil denilen ve "Ebu Süfyan"ın hemşi­resi olan o kadın, Resulullah (as)'ın geçeceği yollara diken atardı. "Beyzavi, Celaleyn, Medarik". Yahud: Resulullah sallallahu aleyhi veselleme düşmanlığının ve zevcini de ona eziyyet etmeye teşvikinden dolayı. Yahud: Düşmanlık ateşini kö­rükleyen nemmamlığından ötürü günahların hammalı olarak. [122] Merhum Çantay, terkible ilgili görüşleri sadece naklet­mekle yetinerek tercih hakkını okuyucuya bırakmıştır. Bu duyarlı davranış, okuyucunun ilgisini uyandırmaya vesile olabileceğinden ötürü takdire mazhar olmakla beraber ka­naatimizce terkibin mecazi anlamına ulaşma noktasında yetersizdir Merhum Elmalı'nın açıklamaları konunun anlaşılması açısından gerekli bilgileri te'min edecek niteliktedir. Ancak biz bütün bu bilgilere rağmen, hem Çantay hem de Elma­lı'nın yaptığı gibi, deyimin "odun hamalı" olarak tercüme edilmesinden yana değil. Bilakis, önereceğimiz tercüme­lerin terkibi anlamayı daha çok kolaylaştıracağına inanıyoruz: - Asılsız sözler/iftiralar yayan karısı da. - İğrenç söylentilerin taşıyıcısı olan karısı ile birlikte (Esed) - Fesat ateşini körükleyen karısı da - Dedikodu yapan karısı da - Günahlarını taşıyan karısı da vb.


16.02.2009 tarihinden beri 3971 defa okundu. Son takip: 27.04.2024 - 11:29